Vücudumuza gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları yardımıyla doku ve organların görüntülerini oluşturan bir yöntemdir. Tıpta on yıllardır kullanılan, radyasyon içermeyen, son derece kullanışlı ve hesaplı bir görüntüleme tekniğidir. Ultrasonda, ses dalgaları prob adı verilen ve mikrofona benzeyen bir cihaz tarafından vücuda gönderilir. Değişik doku ve organlardan yansıyan ses dalgaları yine aynı prob tarafından algılanır ve cihazın bilgisayarına gönderilerek ultrason görüntüsü oluşturulur. Ultrason incelemesi sırasında, probun üzerine, ses dalgalarını kolayca gönderip geri alabilmesi ve vücudun üzerinde kayabilmesi için bir jel sürülür. İnceleme, mamografi ya da emar gibi statik değil anlıktır (real time). Dolayısıyla, doktor adeta bir video izler gibi doku ya da organların tüm hareketlerini dakikalarca izleyebilir, hareketli dokuları değerlendirebilir ve damarlardaki kan akımızı inceleyebilir. Bu özellikleri nedeniyle, ultrason incelemeyi yapan hekime çok bağımlıdır, çünkü muayene sırasında radyoloji uzmanının gördüklerini bir başka doktorun görme ve değerlendirme şansı yoktur. Oysa mamografi ve emar filmleri birçok doktor tarafından görülebilir ve objektif olarak değerlendirilebilir.

​

 

Ultrason dalgaları, hava ve kemikte iyi ilerleyemez. Bu nedenle, içinde hava olan akciğer, mide ve barsak gibi organlar ile kemikler ultrasonla değerlendirilemez. Ancak, ultrason bunun dışındaki tüm doku ve organları iyi gösterir. Özellikle, karaciğer, dalak, pankreas, böbrek ve tiroid gibi organlar çok iyi incelenebilir. Meme de, yüzeye yakın olması, hava ve kemik içermemesi nedeniyle ultrasonla en iyi değerlendirilebilen organlardan birisidir.

​

 

Meme ultrasonu, her hasta grubunda yararlı olmakla birlikte, mamografinin ideal olmadığı 40 yaşın altındaki kadınlarda ve yoğun (dense) meme yapısı olanlarda özellikle yarar sağlamaktadır. Ultrasonografi, bir kitlenin kist mi solid mi (katı) olduğunu en iyi gösteren yöntemdir. Ucuz, tekrarlanabilir, düşük maliyetli olması ve radyasyon içermemesi diğer önemli avantajlarıdır. Ancak tıpkı mamografi gibi, ultrason da meme kitlelerinin bir kısmını gösteremeyebilir. Özellikle, mikrokalsifikasyon adı verilen küçük kireçlenme alanları ultrasonla iyi görülmez. Bu nedenle, mümkünse mamografi ile birlikte kullanılması tercih edilir.